The Book Thief / Kitap Hırsızı (2013) Film İncelemesi

The Book Thief, Klasik Nazi Almanyasını anlatan savaş filmlerinden ayrılan birçok özelliği vardır. Klasik savaş filmlerine nazaran savaşın dram kısmını, çocukları nasıl etkilediğini anlatan gerçekten bu klasmanda en iyi filmlerden biri.

Okuma ve yazma bilmeyen ve enteresan bir aileye evlat olarak verilen Liesel, sert bir anne olan Rosa (daha sonra içerisindeki yumuşak karakter dışarı çıksa da) Hans'ı (Baba) filmin başından sonuna kadar "ya ne kadar şeker adam ya!" diyerek seviyorsunuz. Ayrıca Rosa'yı belirli aralıklarla "yemin ederim tuvalet terliğiyle döverim" dediğim de olmuştur. Okuma ve yazmayı kısa bir sürede Hans'ın yardımı ile öğrenen Liesel'in kitap sevdası gün geçtikçe artmaktadır.

Nazi sansür ve propagandası'nın işlendiği sahnede kitaba ve okumaya sevdası zirve yapmış olan Liesel'in canının nasıl yandığına şahit olmak beni gerçekten derinden yaralamıştır. Berlin duvarı ile ilgili de bir çok göndermenin bulunduğu The Book Thief izlenesi filmler listesinin nadide parçalarındandır.

Ayrıca filmi bitirdiğinizde Hans, Rosa, Rudy ve Max'i çok seveceğinize eminim.

İyi seyirler.

The Book Thief / Kitap Hırsızı Replikleri

'Ben vahşi değilim. Ben kötü niyetli değilim. Ben sadece bir sonucum.'

İnsanlar bir günün renklerine sadece başında ve sonunda dikkat ediyorlar; oysa benim için bir günün, her geçen dakikasında farklı tonlardan ve gölgelendirmelerden geçen renklerden oluştuğu aşikar. Tek bir saat binlerce farklı rengi barındırabilir. Mumumsu sarılar, buzlu maviler, kasvetli siyah. Ben iş sürecimde, bunları fark etmeye dikkat ederim.'

The Book Thief / Kitap Hırsızı Fragmanı